Pınar Aksoy
DENEYİM

#pinargokerevleniyor

Geçen sene bu zamanlar…Artık büyük kalemler tamam sayılır. Ama hala aklımda binbir soru, geceleri sürekli aksiliklerle dolu rüyalar. Yağmur yağar mı, davetiyeler yetişecek mi, pasta çikolatalı mı meyveli mi, oldu mu olacak mı deyip bütün stresi balayında atmayı hayal ederken şimdi fazlasıyla özlediğim bir dönem.

İçinizden “aa aynı ben”, “kesin ben de böyle olurum” ya da “deli misin alt tarafı bir düğün” ve hatta “ne gerek var düğüne, herkesi memnun edeceğime heryeri gezerim” diyenler olacaktır, eminim:) Bu konu birazcık acayip bir konu, herkes istediğini düşünmekte serbest. Çünkü ister havai fişekler patlasın, ister Ankara havası çalsın, istersen gelinlik diye kot-tişört giy, ne olursa olsun mutlu olduğun, gülerek hatırladığın, özlediğin ve çooook eğlendiğin bir gün olsun. O gün sizin gününüz !

Benim küçüklükten beri hayallerimi süsleyen diye bir cümle kuramayacağım. Bu konuyu pek düşünmemişim 🙂 İstediğim tek şey düğünün erken başlaması, herkesin birbirini rahat rahat görebilmesi, etrafın tadını çıkarabilmesi idi. (Ki nikahımız 18:00’da oldu, bir yaz günü için güneşin henüz tepede sayılabileceği bir zaman). Ama evlenmeye karar verdiğimizde bunu kalabalık bir şekilde, davulla zurnayla, yüksek yüksek tepelere ev kurmasınlarla, dans ederek, halay çekerek kutlamak istediğimiz doğru. O günden sonra da gösterişsiz, insanlara bizi anlatan, bütçemiz dahilinde bir düğün yapacağımız belli olmuştu 🙂

Açık hava, güneşli mis gibi bir gün, yaz havası herkesi mutlu ettiği gibi bizi de çok mutlu ettiğinden daha da mutlu olmak için düğün tarihi olarak yaz sonunu seçtik. Aslında ben aylardan Eylül’ü hep çok sevmişimdir ama düğün sonrası bayram tatili ile birleşen izinler o kadar cezbediciydi ki Ağustos sonuna ikna olmam çok zor olmadı 😀 İyi ki de o zaman olmuş aslında, bizim düğün günü için bile son güne kadar yağmur ihtimali o kadar yüksekti ki (hatta bir gün öncesinde bile yağmur atıştırıyordu) bir hafta boyunca meteorolojinin sayfasında tıklanma rekoru kırılmıştır. Ama o gün istesem bile bu kadar güzel bir hava olamazdı herhalde, bizim için dua eden herkese tekrar teşekkürü borç bilirim 😀

Hazırlık sürecinde bana en çok yardım eden, fikir veren hep bloglar oldu. Ulaşabildiğim şeyler de oldu ulaşamadığım da. Kendi düğünümüzü yazmakla ilgili hep tereddütüm oldu, bu zamana kadar yazmama sebebim de bu. Duygularımı tam anlatamamak, birşeyleri atlamak, ‘kim ne yapsın benim düğünümü’ gibi düşüncelerdi kafamda dolanan. Ama sonra kendimin başkalarından ne kadar faydalandığını hatırlayınca yazmaya karar verdim. Sonra da hissettiklerimi mi yazsam, hazırlık sürecini mi, yoksa sadece fotoğraflarla mı ilham olsam derken derken ortaya karışık birşeyler oluyor galiba sonunda 🙂

Mekan için fotoğraflarını görüp görüşmeye gittiğimiz ilk yer olan Villa Riva Garden‘dan içeri girer girmez düğünümüzün burada olacağını biliyordum. Sanki evimizin bahçesinde yapar gibi olacaktık çünkü. Etraftan bağımsız, ağaçlar arasında, çimenlerin üzerinde. Mekan sahibi Erdal Abi inanılmaz biri. Ticari amaçları olmadığından oturup konuşmak hiç dert değil, istediğimiz zaman aradık, hatta tarih yaklaştıkça darladık 🙂 Her konuda yardımcı olmaya çalışır. Eğer bunu okuyorsan; Seni seviyoruz Erdal Abi ! 🙂

Hazırlıklarda ilk halledilmesi gereken mekan seçimi. Çünkü erkenden doluyorlar, daha sonra istediğiniz tarihte boş bulamayabilirsiniz. Biz Ağustos’taki düğünümüz için Kasım’da Erdal Abi ile anlaşmıştık. Bizimki biraz fazla olsa da yine de aklınızda olsun. Bu yaz evlenecekler için geç bir bilgi oldu ama maksat bilgilendirmek 🙂

Villa Riva Garden ile anlaştığınızda catering servisi ve müzik şirketi ile de otomatik olarak anlaşmış oluyorsunuz. Tabi detayları, isteklerinizi, ek taleplerinizi firmalar ile tekrar kendiniz konuşuyorsunuz. Erdal Abi’nin çalıştığı firmalar Brunch Plus ve Digilife. İkisi ile de mutlu bir gün geçirdik ama özellikle Digilife’tan Ozan Abi ve gece boyu bizi eğlendiren Yiğit, size yeniden kocaman sevgiler 🙂

Şimdi anlatacaklarım için abarttığımı düşünebilirsiniz, ama yalnız değilim biliyorum 😀 Erdal Abi’nin masa üzeri süslemelerini beğenmeyince kendimiz neden yapmıyoruz diye düşündüm. Hem böyle zamanlarda her şeye emek verip hazırlamak daha güzel geliyor. Karar verme aşaması baya uzun sürdü, istediklerime bütçe yetmiyor, yettiklerini de ben beğenmiyorum derken en sonunda ikisini de karşılayan bir şeyler hazırlamayı başardık. Gri keten runner kumaşları için Eminönü’ne kaç kere gidilmedi ki. Ah canım annem. O gaz lambalarını bulana kadar kaç tur atıldı, arabaya nasıl taşındı. Kaç çiçekçi ile görüştük. Bu arada çiçekçiler inanılmaz yüksek fiyatlar veriyorlar, baya şok olmuştuk. Masa ortasında beyaz lisyantus ve okaliptüsler istiyorduk gaz lambalarının etrafına. En son yine bize uygun bir çiçekçi bulduk 4.Levent’te. Düğün günü beni üzdüğü bir kaç nokta oldu ama olsun.

Nikah şekerleri için Eminönü’nde küçük bej keten keseler yaptırdık. Keseleri damgalamak için de bir mühür, onu da yine Eminönü’nde bir dükkandan. Hem kumaşı tutacak, hem stampada duracak pembe boyayı bulana kadar da neler çektik şimdi gülerek hatırlıyorum. En son ablamın buluşu ile boyayı bulaşık süngerinin üzerine döküp öyle damgalıyorduk 😀 İçleri de lavanta ile doluydu.

Davetiyeleri Etsy’de beğenip, bize özel hazırlatıp dijital olarak satın aldık. Davetiyeye uyacak haritayı da Göker hazırladı. Sonra da hepsini bastırıp zarflara koyduk. Tabi zarfların üzerine isimleri basmak için yazıcıya koyunca zarfların sıkışması da ayrı bir hikaye 😀  Masa numaralarını da yine davetiye paketinde olan logonun içindeki P&G yi değiştirip sayılar yazarak hazırladık.

Düğünde istediğim bir kaç köşe vardı. Limonata masası, anı defterinin olduğu taraf ve misafirlerin önünde fotoğraf çektirebilmesi için kocaman pembe bir kalp. Bir de girişte isimlerimizin yazdığı bir tabela. Limonatalar için Göker’le Eminönü’nden cam damacanalar aldık. Düğün günü yine canım annem sırf istiyorum diye nane ve limon dilimleri taşımıştı mekana. İstediğim gibi ahşap ve azıcık eski bir masayı son bir haftaya kadar bulamamıştım. En son kına gecesi yaptığımız yerde karşıma çıkmıştı, rica minnet bir günlük alabilmiştik onlardan. Masa etrafındaki sarı, üçgen tatlı flamaları da annem hazırladı yine.

Anı defterini Göker’le tasarlayıp bir özalitçi de hazırlattık. O köşe içinde ağaçtan dantel kasnaklar sarkıttık, kimin yaptığını tahmin ediyorsunuzdur herhalde, tam istediğim gibiydi annecim 🙂 Peki bu defter neyin üzerinde duracaktı?! Neyse ki Erdal Abi’nin annesinden kalan eski bir dikiş makinası varmış, hem de depoda. O da düğün günü yerini aldı.

Bütün ahşap işleri ise yetenekli babama ait. Geçenlerde Villa Riva Garden’da çekilen fotoğraflarda gördüm bizim hazırladığımız kalbi. Düğünden sonra onu alamamıştık. Bir sene bozulmamış, vay be. Ona çok emek verildi, kullananlara buradan duyurulur 🙂 Ahşap çerçevesinin boyutları ayrı dert, kümes teli ayrı. Hele o kalbi hazırlamak. Üzerindekiler pembe grafon kağıdı. Pınar&Göker, Gelin&Damat tabelaları, el arabasını canım babam hazırladı.

Düğünden sonra en güzel hatıra fotoğraflar oluyor. Hem de seneler sonraya kalacak olanlar. Fotoğraf çekmeyi de, güzel fotoğraflara bakmayı da çok seviyorum. Düğün fotoğraflarımız da çektiği fotoğraflara bayıldığım Evrim’in gözünden, xkalpy.com tıklayarak güzel işlerini görebilirsiniz. Makinesinin karşısında hep rahattık, teşekkürler Evrim!

Peki biz nasıl hazırlandık? Göker’in damatlığı Network, benim gelinliğim Pronovias. Bu kısımlarda bile anlatacak çok şey var ama bu yazı romana dönüşmek üzere. Onun ayakkabıları İnci, benimkiler NineWest. Çiçekten tacım ise Vesairetık tık. Ve bir gelin için belki de en önemli şey olan saç&makyaj. Gönül rahatlığı ile tavsiye edebilirim, Göksel Çolak, tık tıkArtık Unite Wedding Make Up&Hair adı altında çalışacakmış bu arada, duyurulur.

Yine çook uzun bir yazı oldu. Aslında yazacak daha o kadar çok şey var ki! Siz aklınıza gelen olursa benim yazmayı unuttuğum bana sorabilirsiniz. Bu zamanlarda en iyi yardım tecrübe oluyor 🙂 Sizi fotoğraflarla baş başa bırakıyorum o zaman. En sona da özet gibi bir künye bırakıyorum. Bir de o gün ne olursa olsun mutlu olmayı, gülümsemeyi ve çok eğlenmeyi unutmayın. Hoşçakalın !

 

Mekan: Villa Riva Garden

Fotoğraf: XkalpY

Gelinlik: Pronovias / Ayakkabı: NineWest

Damatlık: Network / Ayakkabı: İnci

Saç&Makyaj: Göksel Çolak / Unite Wedding Make Up&Hair

Çiçek Taç: Vesaire Atölye

Müzik: DigiLife

Catering: Brunch Plus

 

 

 

You Might Also Like...

No Comments

Leave a Reply