Pınar Aksoy
GÖKÇEADA NEREYE GİTSEK YURTİÇİ

Gökçeada Kamp Önerileri | Yıldızkoy Arkadia Kamp Alanı

Şu an, tam şu an İstanbul’un evde otururken dahi insanı bunaltan yapışkan sıcağının altında, yaklaşık 1 ay önce bize huzurlu kucağını açan Gökçeada’yı özlüyorum. Uzun zamandır hasretini çektiğimiz, böyle rahatlatıcı, böyle miskin, böyle dinlendirici bir tatili bize armağan eden o sakin adayı. Zaten bir yer ‘ada’ysa 1-0 önde başlar benim için..

Hiç hesapta yokken birden şiddetle ihtiyaç duyulan bu 5 günlük tatil için ‘nereye gitsek’ sorusu ile meşgul iken kafamdaki sis bulutunun dağılmasıyla birden parlayıverdi sanki bu ada. Denizin ortasında, güneş ışıklarıyla, sakin pırıl pırıl parlıyordu. Kamp için seçenekler sunuyordu.

Şimdi gelelim bu seçeneklere. Adada kamp için araştırma yaptığınızda çok fazla seçim şansınız olmadığını görüyorsunuz aslında. Google haritalarda iki yer çıkıyor: Şen Kamping ve bizim tercih ettiğimiz Arkadia Kamp Alanı. Biraz daha detaylandırınca, isminde kamp alanı olmayan, Sardunya Beach Club çıkıyor karşıma. Bungalovlar var ve fotoğraflardan çok güzel görünüyor. Acaba çadır da kurulur mu diye düşünürken, aynı bizim gibi düşünüp çadır kurmak için burayı tercih eden birinin yazdığı bir yazı bu seçeneği tamamen elememe neden oluyor. Şen Kamping’i seçmememizin sebebi ise tamamen içgüdüsel, Yıldızkoy’a daha çok ısınmamızdan. Bir de burada bazen çok rüzgar esiyormuş (ki zaten sörf için tercih edilen bir yer Gökçeada’nın Kefaloz’u), o yüzden çadırda rahatsız edici olabilir diye düşündük.

Bahsettiklerimden Şen Kamping ve Sardunya Beach Club, adanın güneyinde yer alan, oldukça da bilinen ve tercih edilen Aydıncık Plajı’nda (Kefaloz Plajı da deniyor) yer alıyor. Dolayısıyla deniz olarak avantajlı olduğunu söylemek mümkün. Gerçi biz Aydıncık Plajı’nı hiç gündüz gözüyle görmedik. Gece yıldızları seyretmek için gittiğimizde karanlıkta gördüğümüz kadarıyla bir iki tesis, deniz kenarında şezlong ve şemsiyeler vardı. İnce kumlu ve oldukça uzun bir plajdı. 

Orada iken tesadüf sonucu öğrendiğimiz bir diğer alternatif Wagon Camping var. Yıldızkoy’dan şikayetlerimiz olunca burayı görmeye ve konuşmaya gittik. Dikkatli bakmazsanız gözden rahatlıkla kaçırabileceğiniz bir yer. Yol kenarında, tam konumu şurası. Burası ağaçlar altında yeşiller içinde bir yer. Vagon şeklinde pek sevimli bungalovlar var burada da. Çadır kurulacak alan biraz küçük, banyo ve tuvaletler de yetersiz görünüyordu. Arabanızı da yol kenarına park etmeniz gerekiyor, gerçi bir sorun yaşamadıklarını söylediler ama..Fiyat olarak da Yıldızkoy ile aynısını söyleyince zaten kurulu çadırımızı buraya taşıma düşüncesi zor geldi.

Yıldızkoy Arkadia Kamp Alanı

 

Sanırım saydıklarım içinde kamp yapmak için tercih edilecek en iyi tesisi seçmiş bulunuyoruz. ‘Tesis’ diye özellikle belirtiyorum, çünkü yazının sonunda başka şeylerden bahsedeceğim.

Arkadia Kamp Alanı adanın kuzeyinde yer alan Yıldızkoy’da. En güzel özelliklerinden biri konumu. Gemiden indiğiniz Kuzulimanı Feribot İskelesi’ne, Gökçeada merkezine (yani acil ihtiyaç halinde hastaneye, marketlere), adanın en güzel köylerinden Kaleköy’e, Bademli’ye oldukça yakın. Ayrıca Yıldızkoy denizinin bir kısmı milli su altı parkı. Ama bu bizim bu çevrede zıpkın görmemize engel oldu mu, hayır! Ne olur biraz daha bilinçlensek, birlikte uyum içinde yaşamayı, her yaşama saygı duymayı öğrensek! Lütfen siz de görürseniz uyarmayı unutmayın olur mu? Neyse, devam..15-20 dk patika yollardan yürümeyi göze alırsanız da buradan Mavi Koy’a ulaşır, berrak sularda, kalabalıktan uzak yüzersiniz. Çünkü Yıldızkoy ulaşımı kolay olduğundan ve yerleşim yerlerine yakınlığından gün içinde çok kalabalık oluyor, biz burada sadece ilk geldiğimiz gün serinlemek için denize girdik.

Kamp alanında çadırınızı kurmanız için yukarıda fotoğraftaki ‘çadır alanı’ var. Bu alan oldukça sıkışık, herhalde pek rüzgar da almıyordur. Burası dışında kamp alanı içinde çadır kurmak için çim zemin üzerinde biri daha geniş diğeri daha küçük iki alan daha var. Bizim de çadırımızı kurduğumuz daha küçük alanın zaten yarısında çalışanların çadırı kurulu oluyor. Diğer daha geniş alanda ise kamp alanına ait çadırlar var, burada da boşluklara konuşlanabilirsiniz 🙂 Çok yoğun zamanlarda zaten her boşluğa çadır kuruluyor, sanırım gelenlere hiç hayır demiyorlar. Bizim orada olduğumuz 5 gün boyunca cuma ve haftasonuna denk gelen zaman aralığında iğne atsan yere düşmezdi diyeyim. Çadırların bu kadar dip dibe olması bizim gibi biraz daha özel alan arayanlar için can sıkıcı olabilir. 

  • Kamp alanında 5 tuvalet ve 6 duş var. Hatta duşların 3 tanesi gökyüzü manzaralı 🙂 Küçükken yazın denizden gelip bahçedeki hortumla yıkananlardansanız burada bu anılarınızı yad edebilirsiniz 🙂 Tuvalet ve duşlar yoğun dönemlerde bile yetersiz kalmadı. Yoğunluktan biraz daha fazla kirlendiği oldu ama temizliği de her gün yapıldı.
  • Bir adet buzdolabı var ama ona hiç güvenmeyin. Hiç boş yer bulamadık, her şey üst üste yığılmış vaziyetteydi. Buzdolabının yanında da bulaşık yıkamak için lavabo ve tezgah var.

  • Kamp alanında herkesin kullanabileceği bir büyük mangal ve büyük ahşap iki tane piknik masası var. Masada uzun sofralar kuran kalabalık gruplar hep vardı.
  • Evcil hayvan kabul ediyorlar.
  • Kamp alanının içinde otopark var fakat yine kalabalık zamanlarda yetersiz kalıyor. Kamp alanı dışında özel başka bir otopark daha var, günlük ücreti 5 TL. Kamp alanı ile galiba anlaşmaları varmış, size damgalı bir kağıt veriyorlar ama otoparkçıların pek haberi yok galiba 😀 Arada sorun çıkabiliyor.
  • Kamp alanı içinde ücretsiz kullanabileceğiniz şemsiyeler, minderler ve şezlonglar var. Deniz kenarında yer alanlar değil, onların orada bulunan küçük restoranta ait olduğunu düşünüyorum.
  • İsterseniz kahvaltı servisi de var. Kişi başı fiyatı 25 TL, bence biraz fazla. Adadan mis gibi domatesler, peynirler aldığımızdan biz hiç tercih etmedik, o yüzden içeriğine göre fiyatı nasıl yorum yok.
  • Gelelim kalabalığa, düzensizliğe rağmen sevmek için sebepler bulduğumuz Arkadia’nın hiçbirini gözümüzün görmemesine neden olacak olumsuz özelliğine…Gece 2’ye kadar kapanmayan müzik sesi. Doğaya, sessizliğe, şanslıysak ağustos böceklerine, çok çok daha şanslıysak gökyüzünde yıldız şölenine kaçmışız, bu yüzden çadırda kamp yapmayı seçmişiz, tam aksine müzik sesinden uyumakta bile güçlük çekiyoruz. 5 günün 3’ünde gece çadırdan çıkıp uyarmışımdır lakin yarım saat geçmeden müzik sesi hoop tekrar eski haline. Kamp alanının küçük bir bar kısmı da var ama dışarıdan insan geliyor mu? çok görmedim. Dolayısıyla her gün müzik var ve ayrılırken sahibi ile tekrar konuştuğumuza göre hep de olmaya devam edecek çünkü burası ilk müzik ile kurulmuş, kamp sonradan gelmiş.
  • Sürekli dır dır eden teyzelere benzemeyeceksem şunu da eklemek zorundayım. Keşke birbirimize biraz daha saygılı olsak, topluluk ile birlikteyken bazı şeylere dikkat etmemiz gerektiğini hatırlasak, gecenin bir saatinde bangır bangır konuşmasak mesela…
  • Kamp alanında ücretler enteresan bir şekilde kişi başı alınıyor ve gecelik kişi başı ücreti 35 TL. Geçen yaz İtalya’da 7 ayrı kamp alanında kaldık, hepsinde ücretler çadır boyutuna göreydi ve araba için de ücret alınıyordu. Ama buna rağmen örneğin gördüğüm en lüks tesiste bile gecelik 32 euro vermiştik, karşılaştırma sizin.

 

Diğer Öneriler:

Bu zamana kadar hep bir tesiste çadır kurduk. Böyle bir yerde olmanın en büyük artısı tuvalet ve banyo. Bir diğeri de kendini güvende hissetmek. Yani aslında kafana esen yerde durup, en beğendiğin sessiz sakin yerlere çadırını kurmak asıl kamp yapmak bana göre. Ama korkum böcekten, hayvandan değil siz de biliyorsunuz. İnsanın başına en büyük kötülük yine insandan geliyor. Bu dediğim gibi kamp yapanlar da yok değil mi, varlar tabii. Onlara saygı duyuyor, buradan sevgilerimizi gönderiyoruz 🙂 Genelde doğada kamp yapanlar bir ikişerli gruplar oluyor aslında benim gördüğüm, bak ona varım. 

Gökçeadada da böyle yerler var, bu gözü peklere her yer kamp alanı 🙂 Bir de denizini, sahilini çok sevdiğimiz için her gün yarım saat yol gittiğimiz Uğurlu Plajı var. Plajın arka kısmı çamlık ve burada ‘Kamp Yasaktır’ tabelasının arkasında bir sürü çadır kurulmuş. Adeta bir tesise dönüşmüş alan. Tabii elektrik, tuvalet, su yok. Buna rağmen epey kalabalık. Ama plajdaki şezlong kiralayan tesislerin tuvaletleri var, herhalde bunları kullanıyorlardır. Bunları bir kenara bırakırsak gece müzik yok, ışık yok, upuzun plaj boyunca sarhoş eden kabak gibi gökyüzü var. Sabah uyanınca bir ileri bir geri kararsız mini dalgalar var. Ama asıl ne var biliyor musunuz? Uğurlu’nun hemen yanında, yokuşu aşıp aşağı bakınca gördüğün bir Gizli Liman var..çıt çıkarmayan bir su..mavi, yeşil..of…..ama dedim ya o güven duygusu meselesi..şimdilik ilk hedef Uğurlu, tam o küçük çakılların üstü, denize iki adım..

 

10 Eylül 2018 tarihli güncelleme:

Hani yazmışım en son hedef Uğurlu diye..İşte yaz bitmeden o hedefi gerçekleştirdik biz. Keşke yapmasaydık da ilk hali ile mi kalsaydı aklımda, karar veremiyorum.

29 Ağustos-1 Eylül tarihleri arasında Uğurlu’da bahsettiğim plajın arka tarafında kalan çamlık alanda kamptaydık. Burası hem jandarma hem orman müdürlüğü tarafından gözetim altında(ymış). Bu alanda ‘çadır kurmak ve ateş yapmak yasaktır’ yazılı tabelalar bulunuyor. Ama arkası çadır dolu, şaşırdık mı? Bu yasak olayı orada çevre çadırlardan edindiğimiz bilgiye göre bir kaç senedir varmış. Kamp yapmaya gelen biri ateş sebebi ile orman müdürlüğünden yetkililer ile tartışınca çare olarak yasağı bulmuşlar. Şu an bu yasak şöyle işliyor; çamlığın başladığı ilk sırada kırmızı ile işaretlenmiş ağaçların arkasına geçip çadır kurmak yok, ateş yakmak içinse açık alanlara çıkılmalı. Kural ihlali kontrolü için jandarma da geliyormuş. Milletimizin mangala, semavere olan derin sevgisini hesaba katarsak  ‘şu sıra ağaçların arkasına geçmek yok, önüne kur’ gibi komik görünen uygulamaların orada yetişmiş fıstık yeşili çam ağaçlarının geleceği için ne kadar yerinde olduğu ortada. Gerçi bu tüm yurt geneli için geçerli bir şey. Plajda bile mangal yakan bir toplumuz…………..Bu konuda çok doluyum da, mazur görün.

Uğurlu’da kamp deyince aklıma gelen ilk şey artık kara sinekler. Bu kadar rahatsız edici olabileceklerini hiç düşünmezdim. Hem ısırıyorlar, hem kovunca gitmiyorlar. Kabus.

Burada bir tesis yok. Ama bu gibi durumlarda en zorlayıcı şey olan tuvalet ve duş için seçenekler var. Plajdaki şemsiye ve şezlong kiralayan tesislerin tuvalet ve duşları var. Her kullanım tuvaletler için 1, duşlar için 2 tl. En sondaki işletme çadırlara en yakın olanı ama en kötüsü. Azıcık daha yürüyüp diğerlerininkini kullanmanızı tavsiye ederim.

Uğurlu’ya kamp yapmaya gelen bu kadar insan olduğunu görmek beni hayli şaşırttı. Biz adaya ilk ziyaretimizde tesadüfen görüp bir sonraki sefer öyle geldik. Demek bilinen bir yermiş. Yani sürekli sirkülasyon var, o çadır gidiyor diğeri geliyor. Yer bulmakta zorlanıyorsunuz. Tabi normalde yasak denilen yerlerde de bir sürü çadır kurulu oluyor. Son gece 3 tane bulgaristan plakalı araç bile vardı. Ki biz bayram tatilinden sonraki hafta gitmemize rağmen kalabalıktı. Uzun tatillerde durumu nasıl olur düşünemiyorum.

Burada bir daha çadır kurar mıyız, muhtemelen hayır. Bunun en büyük sebebi KARA SİNEKLER, o kadar bezdiriciler. En güzel yanı ise ilk geldiğimizde de çok sevdiğim Uğurlu’nun uzun plajı ve denizi.

Karar sizin, görüşmek üzere!

 

 

 

 

 

 

 

 

You Might Also Like...

No Comments

Leave a Reply